27 Aralık 2008 Cumartesi

LeFoot


Yazmaya buradan devam edeceğim... Daha spesifik bir konu. Zaman zaman da tripleta 'yı güncelleyebilirim. Kalın sağlıcakla...

http://lefoot.wordpress.com/

28 Eylül 2008 Pazar

25 Eylül 2008 Perşembe

Barca'nın başı İngilizlerle belada!



Barcelona altyapısının son ürünü Gerard Deulofeu 'da İngiliz devlerinin kıskacında. daha önce Cesc Fabregas'ı Arsenal'e kaptıran Barca, ardından altyapısında yetiştirdiği birçok yıldız adayını da İngilizlere kaptırmıştı. Cesc Fabregas'ın ardından Fran Merida'da Arsenal'in yolunu tutmuştu.

Şimdi ise 14 yaşındaki yıldız adayı Gerard Deulofeu'nun Arsenal ve Chelsea tarafından transfer edilmeye çalışıldığı konuşuluyor. Football Manager deyimiyle "wonderkid" olarak tanımlanabilecek Gerard Deulofeu 'da Arsenal'e giderse Barcelona-Arsenal arasında ilginç şeyler yaşanabilir. Ancak unutulmaması gereken bir nokta var ki, o da; geçen yıl Barcelona altyapısının başındaki isim olan Guardiola şu an Barca menejeri ;)

Rafael Benitez'in planları...



Bugün İngiliz basınında-özellikle The Sun- yer alan haberlere göre Liverpool menejeri Rafael Benitez'in , Tottenham'ın muhteşem solbeki Gareth Bale'yi transfer etmek için planları varmış. Yine aynı haberlere göre Rafa, 15 milyon sterlini gözden çıkarmış. Ocak ayına kadar bu haberlerin doğru olup olmadığını anlarız. Ancak İngiliz medyasının yalan haber yapmak konusunda sicilinin temiz olduğunu söylemek mümkün değil.

Tottenham başarısız gidişini sürdürürse zaten Spurs'den ilk gidecek olan menejer Ramos olacaktır. Sonrası zaten yine klasik Spurs hamleleri. Yine bir sürü transfer, gelen-giden dengesi yine şaşacaktır. Zaman diyorum, daha da bişey demiyorum =)

Yattara Katar'a doğru...



Yattara'nın, Katar'ın Al Sadd Kulübü'ne transferi son birkaç gündür konuşuluyor. Gineli oyuncunun -maddi sebeplerden dolayı olduğunu düşünüyorum.- ayrılmak istemesinin ardından Al Sadd kulübü transferi gerçekleştirmek için büyük bir adım atmış oldu. Bonservis bedeli için Trabzonspor'a ödeneceği söylenen 11 milyon euro çok iyi bir para. Zaten, Trabzonspor 'da bu ücrete hayır diyemedi. Trabzonspor 'da 6. yılına giren Yattara tüm takım taraftarlarının hep sevdiği bir oyuncu oldu. Ancak Trabzonspor 'un ondan yeterince yararlanamadığını düşünüyorum. Özellikle Ziya Doğan döneminde Yattara sıkça kulübede oturmuştu. Fakat , bir de şu açıdan bakmak gerekir ki, Yattara kendi milli takım onbirinde de sıkça tercih edilmiyor. Her ne kadar göze hoş gelen bir futbolu olsa da , bazı eksikleri var ki milli takım için de ilk tercih değil. Trabzonspor'un Ankara takımlarıyla yaptığı maçlarda Yattara'yı birçok kez izleme fırsatım olmuştu. Top ayağındayken kesinlikle muhteşem bir yetenek, lakin topsuz alanda kayıp bir futbolcu. Yine de Yattara'yı bende sevdim. Her zaman sahadaki futbolun göze hoş gelmesi için çaba sarfettiğini düşünüyorum. O yüzden yolu açık olur umarım. Trabzonspor açısından ise, sezon başı biraz hesapsızca harcanan paraların yarattığı açığı bir çırpıda kapatmak için müthiş bir para 11 milyon euro. ama umarım Yattara kalitesinde taraftarın gözüne hoş gelebilecek bir futbolcu bulabilirler yine. Bunun için Yattara'yı buldukları yere yine bakmaları çözüm olabilir: Belçika Ligi ;)...

Chelsea'den yine gereksiz bir transfer!



Michael Essien'in uzun sürecek -yaklaşık 6 ay- olan sakatlığının ardından, Scolari orta sahaya bir transfer yaptı. Transfer sezonu kapalı olmasına rağmen serbest olduğu için Mineiro transferi gerçekleştirilebildi. Kontratının sona ermesinin ardından Hertha Berlin tarafından serbest bırakılan, Brezilyalı ortasaha oyuncusu Mineiro, Juliano Belletti ve Alex'ten sonra Chelsea kadrosundaki üçüncü Brezilyalı futbolcu oldu. Mineiro, kariyerinde 24 kez Brezilya milli takım formasını da giydi.

Mineiro, serbest ve Brezilyalı olmasa Stamford Bridge'e ayak basması mümkün değildi sanki. Neyse, Chelsea'de böyle transferler hep olur!

24 Eylül 2008 Çarşamba

Ahh Appiah ahh!



Fenerbahçe ile yolları ayrılan Appiah hakkında uzun zamandır bir sürü bişey yazıldı çizildi. Bunların içinde en komik olanı kesinlikle Arsen Wenger'in onu istediği haberi idi.Appiah''ın birçok kulüble görüştüğü bir gerçek ancak henüz bir takımla anlaşmış değil!

Bugün yabancı kaynaklarda çıkan bazı haberler Appiah'ın uzun süre daha takımsız kalacağını gösteriyor. Bir süredir Portsmouth menejeri Harry Redknapp'ın Appiah'ı istediği yazılıyordu ve Redknapp bu konuyla ilgili bir açıklama yaptı.Harry, Appiah'ın çok yüksek maaş istemesinden yakınmış ve zaten iyi bir kadroya sahip olduklarından, bu kadroyu kurmak içinde hatırısayılır bir para harcadıklarından bahsetmiş. Şu an bir planları olmadığını da sözlerine eklemiş.

Fenerbahçe Appiah'ı kaybetti belki. Hele mevcut Fenerbahçe ortasahasını düşündükçe üzülmemek elde değil! Ancak Appiah'ın kaybettikleri tekrar elde edilebilecek türden değil!

15 Ağustos 2008 Cuma

Günün fotoğrafı # 15



Hayatta kalabilmek için meydan okumak zorunda!

Yabancı futbolcular vs. Blatter


Avrupa Profesyonel Futbol Oyuncuları İzleme Kurulu'nun raporuna göre, Avrupa'nın en iyi 5 futbol ligindeki yabancı oyuncu sayısı, geçen sezona oranla yüzde 3.5 artarak yüzde 42.5'a yükseldi.

Bu oranı başka şekilde yorumlarsak, Avrupa liglerinde oynayan her 10 futbolcudan yaklaşık 4 tanesi yabancı futbolculardan oluşuyor. Aslında bu oran çokta ürkütücü değil. Globalleşme ışığında bunun yaşanması kaçınılmaz. Fakat, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya'da yabancı uyruklu oyuncu sayısı genel ortalamanın üzerinde yüzde 52.6'ya çıkmış durumda. Yani bu liglerde oynayan futbolcuların yarısından fazlası yabancı. İşte bu tehlike arz ediyor.

Ayrıca, İngiltere Premier Ligi'nin en iyi 5 takımı olan Avrupa Şampiyonu Manchester United, FC Chelsea, Arsenal,FC Liverpool ve Everton'da ise oyuncuların yüzde 59.5'ini yabancı futbolcular oluşturuyor.

Öte yandan, liglerde atılan gollerin yarısından fazlasının yabancı oyuncular tarafından kaydedildiği belirtildi.

FIFA başkanı Blatter'in uzun zamandır kulak alışkanlığı yaratmaya çalıştığı 6+5 kuralı bakalım uygulamaya geçebilecek mi? Bu kurala hem büyük kulüpler, hemde futbolcular -özellikle Güney Amerika ve Afrika uyruklu olanlar- karşı çıkacaktır. Blatter gerekli desteği AB'den de sağlayamayacak gibi gözüküyor. Bu kuralın işlerlik kazanması durumunda, örneğin İnter kulübü tamamen yeniden yapılanmak zorunda kalacak.

Eklemek istediğim bir diğer nokta ise, daha önceki yıllarda özellikle İtalya'da yaşanan sahte pasaport olaylarının tekrar yaşanma ihtimalinin çok yüksek olduğudur.

14 Ağustos 2008 Perşembe

Günün fotoğrafı # 14


Olimpiyat ruhu böyle birşey olsa gerek...

Şampiyonlar Ligi 3. Ön-eleme Gecenin Sonuçları

3. Ön-eleme İlk Maçlar
Shakhtar 2-0 Dinamo Zagreb
Levski 0-1 BATE
Spartak Moskva 1-4 Dynamo Kiev
AaB 2-0 Kaunas
Guimarães 0-0 Basel
Schalke 1-0 Atlético Madrid
Juventus 4-0 Artmedia
Brann 0-1 Marseille
Twente 0-2 Arsenal
Sparta 1-2 Panathinaikos
Partizan 2-2 Fenerbahçe
Anorthosis 3-0 Olympiacos
Standard 0-0 Liverpool
Galatasaray 2-2 Steaua
Barcelona 4-0 Wisła Kraków

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Patlayan transferler !!!

Yabancı kontejanı yıllar içerisinde farklı düzenlemelerle karşımıza çıktı. 3, 3+2, 5, 5+2, 6+1, 6+2... Her şekli tartışıldı, beğenilmedi. Ama kontejandaki sayı hep arttı. Bu kısıtlama hep değişirken, değişmeyen en önemli şey Türk takımlarının yanlış transfer politikası oldu. Sırf kontejanı doldurmak için transferler yapıldı. Bunların içinde fiyasko olarak zirve yapmış ilk 5 futbolcuyu sıralamaya çalıştım. Seçtiğim oyuncular 1990 ve sonrası...

1- Dominic İorfa
Bir numaranın değişmez ismi. İlhan Cavcav'ın Moşe,Kuşe ve Kona'yı keşfetmesinin ardından Türk kulüplerinin Afrika kökenli futbolculara yöneldiği yıllarda transfer edildi. Mustafa Denizli döneminde kısa bir süre forma şansı buldu. Aslında 100 metre koşucusu olduğu, para kazanmak için futbolcu olduğu iddia edildi. Türkiye'ye gelen en kötü yabancı oyunculardan biri olarak gösterildi. Daha sonra top koşturduğu İngiltere İkinci Ligi'nde gol kralı oldu. Değerini bilemedik :)))




2.Gordon Schindenfeld
Geçen yıl devre arası Dinamo Zagreb'den Dino Dripic 'le anlaşan Beşiktaş aradan 24 saat geçmeden Dripic'ten vazgeçti ve aynı takımdan Schindenfeld'i transfer etti. Dripic'ten vazgeçmelerinin sebebinin onun disiplinsiz oluşu ve internetteki fotoğrafları olduğu söylendi. Gordon tranferinin ardından futbol filozofu Sinan Engin:
"Maradona gibi futbolcu" demişti. Ama Schindenfeld tam bir fiyasko çıktı. Bu sezon gönderilmek istenen Gordon'a alıcı çıkmayınca yabancı kontenjanı sebebiyle Seriç'in sözleşmesi askıya alındı. Unutmadan ; Schindenfeld'in gözleriyle ilgili problemi olduğu hatta kör olduğu yönündeki söylentiler azımsanmayacak düzeyde... (Fotoğrafa dikkatli bakılırsa gözlerde bir terslik olduğu anlaşılabiliyor.)

3. Ali Lukunku
2002-2003 sezonunun ikinci yarısında transfer edildi. Kongo asıllı Fransız futbolcu için Galatasaray'ın kasasından 2 milyon 200 bin dolar çıktı. Fiziği ve hava toplarındaki hamkimiyeti nedeniyle transfer edilen 27 yaşındaki oyuncu, ileride çok ağır kaldı. Oynadığı maçlarda gol sorununa çare olamayan Lukunku, kısa süre sonra yeniden Standard Liege'e döndü.Lukunku’nun lisansı doping yaptığı gerekçesiyle bir dönem askıya alınmıştı.




4.Sabin İlie
Galatasaray'ın Adrian İlie transferinin tutmasının ardından Fenerbahçe onu son dakika manevrasıyla(!!!) transfer etmişti. Fakat Adrian'ın genleri Sabin 'de kesinlikle mevcut değildi. Bunun anlaşılması çok uzun sürmedi. Sabin'in işe yarayan tek yanı Fenerbahçe’ye sonraları faydalı olacak Mosheou ile takas edilmesi olmuştu. ilginçtir; Fenerbahçe’nin düştüğü hataya Valencia 'da düşmüştü. Yine kardeşinin peşinden Valencia’nın yolunu tutan Sabin, orada da kendini göstererek (!) ülkesi Romanya’ya gönderilmişti.

Sabin Ilie, İspanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Macaristan ve Almanya liglerini gezip, 10 kulüp değiştirdikten sonra kariyerinin son yıllarını Çin 2. Ligi’nde Fc Vashui’de geçiriyordu.

5. Mbo Mpenza, Robert Spehar ve Pavel Horvath üçlüsü...
Mario Jardel Galatasaray'dan ayrılmak isteyince Sporting Lisbon Jardel'e karşılık Galatasaray'a 3 fiyasko futbolcu vermişti. Yukarda adı geçen şahsiyetlerin tamamı hiç bir varlık gösteremeden Galatasaray'dan ayrıldılar.

Mbo Mpenza
2002 yılında Mario Jardel'e karşılık Robert Spehar ve Pavel Horvath'la birlikte Sporting Lizbon Kulübü'nden alındı. Ünlü futbolcu Emila Mpenza'nın kardeşi olan oyuncu, forma şansı bulmakta zorlandı. Belçikalı futbolcu, 2004 yılında bir maçta bile oynamadan gönderildi.

Robert Spehar

2001-2002 sezonunda Bruges'de oynarken 'Gol makinesi' lakabıyla anılan Spehar, 31 yaşında Galatasaray'a imza attı. 2000 yılında Beşiktaş ve Trabzonspor'un da ısrarla istediği Hırvat oyuncu, G.Saray formasıyla tek maça çıktı. Galatasaray, bu karşılaşmada Bursaspor'a 5-0 yenilmişti. Parasını alamadığı için Galatasaray Kulübü'ne dava açtığı iddia edildi.

Pavel Horvath
1975 doğumlu olan Çekoslavakyalı futbolcu, 2001 yılında Sportin Lizbon'dan transfer edildi. Lucescu'nun pek şans vermediği futbolcu, sarı-kırmızılı ekipte tutunamadı. Sadece 3 maçta sarı-kırmızı formayı giyen Pavel Horvath, aynı yıl FK Teplice'e imza attı.

5. sıraya 3 futbolcu sığdırdım. Bunun sebebi bu futbolcuların Galatasaray'a paket şeklinde gelip yine aynı şekilde gitmeleridir.

Stefan Kuntz!


Stefan Kuntz 1995-96 yıllarında Beşiktaşta forma giymişti. Alman forvet 30 kez formasını giydiği Beşiktaş'ta, topu 9 kez ağlarla buluşturmuştu.

1962 yılında doğan ve Alman Ligi Bundesliga'da sırasıyla VfL Bochum, Bayer Uerdingen, FC Kaiserslautern ve Arminia Bielefeld takımlarında oynamıştır. 1983 ve 1999 yılları arasında oynadığı Alman liginde oynadığı toplam 449 maçta attığı 179 golle bu ligde en çok gol atan 6. futbolcu olmuştur. 1991 yılında Almanya'da Kaiserslautern formasıyla yılın futbolcusu seçilmiştir. 1986 ve 1994 yıllarında olmak üzere iki kez Almanya Ligi'nde gol kralı olmuştur.

Milli takımda 1994 Dünya Kupası ve 1996 yılında oynanan Avrupa Kupası Euro 96'da Alman Milli Futbol Takımı kadrosunda bulunmuş ve oynadığı maçlarda başarılı performans göstermiştir. Euro 96'da İngiltere ile oynanan yarı final maçında Almanya'ya 1-1 ' lik beraberliği getiren golü atarak Alman Milli Takımının Avrupa Şampiyonu olmasında rol oynamıştır. Milli takım forması altında oynadığı 25 maçta 6 gol atmıştır.

Futbolu bıraktıktan sonra Almanya'da çeşitli takımlarda teknik direktörlük yapmıştır.Bu takımlar sırasıyla şöyledir.
1999-2000 Borussia Neunkirchen
2000-2002 Karlsruher SC
2003 SV Waldhof Mannheim
2003-2004 LR Ahlen

2008 yılından bu yana ise FC Kaiserslautern klübünün başkanlığını yapmaktadır.Almanya'nın köklü klüplerinden FC Kaiserslautern'de 48 yaşında başkanlık görevine gelmesi gerçekten büyük bir başarı. Kuntz'u üst direğe vurdurarak attığı gollerden hatırlıyorum. Türkiye'ye gelen kaliteli oyuculardan biriydi. Yalnız Beşiktaş'a dönmediği için onu daha uzun izleme fırsatını yitirmiştik.